Emler Zirve – Aladağlar 3723 mt

              Eznevit zirve faaliyetinden sonra iştahımız iyice kabarmıştı.Hangi zirveye dokunabiliriz diye aramızda laflarken;bir arkadaşımın fotoğraf albümünde gördüğüm Aladağlar – Emler Zirve 3723 mt dikkatimi çekti.Hem daha yüksek bir irtifa hemde su kaynağı olduğu bilgisine ulaşınca kararımızı vermiş olduk.
           Otobüs biletleri,kooperatif aracı,traktör derken tüm plan yapılmıştı.Saat : 20:00 aracıyla İstanbul’dan hareket ederek Niğde’ye vardık.Sabah kahvaltısının ardından daha önce görüştüğümüz kooperatif aracıyla Çukurbağ Köyü’ne doğru yol aldık.Köyde hazırlıklarımızı yaparak fazla eşyaları bıraktık ve dalından kayısı yemeyi ihmal etmedik.Şehirde yediklerimiz kayısı ise yediklerimin ne olduğunu düşündüm..

                                        Salim Abi’nin bahçesinden
          Burada çok zaman kaybetmemeli hemen yola koyulmalıydık çünkü kamp yüküyle epey yol yürüyecek ve irtifa alacaktık.Dağcılık camiasında önemli yeri olan ve bu konuda yardımlarını esirgemeyen Salim Abi’nin traktörüne binerek Aladağlar Milli Parkları içerisinde bulunan Karayalak Vadisi’ne ulaştık.Saat :14:40 gibi çantalarımızı sırtladık ve tırmanışa başladık.Güneşli hava,dik yamaç,sırtımızdaki ağır çanta birleşince yolculuğun nasıl olacağını az çok kestiriyorduk.

                                                      Eznevit Zirve


         Neyse ki arada sırada bulutlar yoğunlaşınca güneşin yakıcı etkisi gidiyor ve rahatlatıcı bir hava hakim oluyordu.

           Aralıklarla verdiğimiz molalardan sonra saat : 21:00 sıralarında “Çelik Buyduran” kamp alanına ulaştık.”Buydurmak” Anadolu’da “dondurmak” anlamında kullanılmaktadır.Bu ismi duyunca suyun ne denli soğuk olduğunu düşündüm ve su kabımı doldurmaya yeltendim.Gerçekten su buz gibiden bir kademe rütbeliydi 🙂 

                                 İşte Meşhur Çelik Buyduran

          Hızlıca çadırları kurarak uyku tulumlarımızı serdik ve yol boyunca doğru düzgün yemek yemediğimiz için bir şeyler hazırlayalım dedik.Çadır arkadaşlarım soğuğun etkisiyle tulumlarından çıkamadılar ve bir arkadaşımla birlikte yemek işi bize kaldı.Hava öyle soğuk ve rüzgarlıydı ki ; gece kalkamam herhalde zirveyi iptal ederim diye düşündüm.Halsizlik ve iştahsızlık beni fazlasıyla yıldırdı.Yemek dahi yiyemeden kendimi uyku tulumunun içinde buldum. 

                                      Yemek Hazırlıkları
           Saat : 22:30 gibi uyudum ve 03:00 sıralarında uyanarak zirve tırmanışı için harekete geçtim.Kendimi iyi hissediyordum ve moral olarakta iyiydim.Zirveyi yapmalıydım.Neyseki herşey istediğimiz gibi oldu ve saat : 04:30 da zirvedeydik.Her yer karanlıktı ve yükseklikten dolayı,rüzgarında etkisiyle üşüyorduk.Şansıma bizimle birlikte tırmanışa katılan birinde sıcak çay vardı.O çayın canımı satın aldığını söylesem abartmış olmam.Çayı yudumlarken güneşin doğuşunu da seyrediyordum.O duygunun tarifi yok ve paha biçilemez.. 

                                               Emler Zirve Taşı 3723 mt 

                             Bu foto sanırım saat 05:30 civarında..

                                             Zirveden Kayseri’ye Bakış

                                            Kayaların Arasından

                                            Zirveden İnerken Karlar

Işık Hüzmesi

          Günün ağarmasıyla güneşin sıcak yüzünü gördük ve üzerimizdekileri çıkartarak iniş yolunu tuttuk.Kamp alanı çok uzak olmadığı için Saat : 11.00 de çadırlarımızdaydık.

                Bu da son yılların modası sanırım ayak fotoğrafı 🙂 
         Fazla ayaklara inmedim faaliyetten son pek görmek iyi olmaz 🙂 
          Biraz enerji verici yiyecek takviyesinden sonra yola koyulduk.
          Çıkışa nazaran iniş daha hızlı ve eğlenceliydi.Zıplaya zıplaya tırmanışın başladığı vadiye geldik.Traktör bizi bekliyordu ve zaman kaybetmeden atladık amaç Niğde merkezde yöresel tatları denemekti.Niğde tava,köpüklü ayran gibi..
          Çukurbağ Köyü’ne vardığımızda işlerin yolunda gitmediğini farkettik. Anlaştığımız araç kaza yapmıştı ve gelemeyecekti ve bu durumu bize son dakikada söylemişti.Başka bir araca bindik ama zar zor yetişerek otogarda nefes aldık. Anlaşılan akşam yemeğimiz ya tost ya da simit olacaktı unutmadan bir de Niğde Gazozu..
           Yolda mola verdiğimizde sıcak bir çorba içebildik.Sabah saatlerinde İstanbul’a varmıştık güzel anılarla..



































Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir