Aksaray – Hasan Dağı 3268 mt (Bir Zirve – Bir Dağ Kazası)

           Haziran ayı sonlarına doğru nereye gidip zirve yapsak derken aklımıza ; Aksaray’da bulunan Hasan Dağı geldi.İç Anadolu’nun Erciyes’ten sonraki en yüksek dağı ve yüksekliği 3268 mt.Genelde kış faaliyetlerinde tercih edilen dağ için hazırlıklara başladık ve otobüs biletlerini ayarlayarak Aksaray’a doğru yola çıktık.
        Sekiz saat süren yolculuğunun ardından Aksaray Otobüs Terminali’ne gelmiştik.Saatin ve uzun yolculuğun etkisiyle kendimizi esnaf lokantasında bulduk.Sabah sabah çorbanın iyi geleceğini düşünerek siparişlerimizi verdik.


         Acı ezme,yeşil biber,somun ekmek ve tabiki sıcak çorba tüm yorgunluğumu atmamı sağladı.Karnımızı doyurduktan sonra Aksaray merkezde biraz gezelim dedik ve yürüyerek gezilebilecek büyüklükte olan şehir merkezinde dolaştık.


          Şehir merkezinin sizi cezbetmeyeceğini düşünüyorum çünkü gezilip görülecek pek bir yer yok.
          Alışverişimizi yaptıktan sonra Helvadere minibüsleriyle anlaşıp ilk önce Helvadere’ye oradan da Hasan Dağı yamacına doğru ilerledik.Normalde minibüsler sadece Helvadere’ye kadar götürüyorlar.
          Helvadere’de halk pazarına uğrayıp organik meyveler aldık.Hepsi çok lezzetli ve yaşadığımız şehirlere göre oldukça ucuzdu.Satıcıların meyveleri tartarken elleri titremiyordu.Hatta teyzenin biri kayısıları boca etti poşetimize.

                                                     Helvadere Pazarı


                                     Helvadere Meydanı

         Alışverişi bitirip köy kahvesinde de birer çay içtikten sonra Hasan Dağı’na doğru yola koyulduk.Bu dağ yamacını köylüler yayla olarak kullanıyor ve hayvanlarını burada otlatıyorlarmış.Okullar tatil olduğu için aileler bu süre zarfında yayla da kalıyorlarmış.Dağ yamacında bulunan köylülerin hepsi yörükmüş bu arada.
         Çadır mı kuralım otelde mi kalalım derken.Kararımızı otelden yana kullandık.Ne yazık ki otelde elektrikler kesilmiş,hemde gelmemek üzere.Mekan sahibi belediye ile sorun yaşayınca kesmiş elektriği ve böyle devam edeceğini dile getirmiş.Geceliği uygun bir fiyata anlaşarak konakladık.Suyun olması ve haliyle havanında sıcaklığı bizi otelde kalmaya teşvik etmişti.Yemekler yapılıp gün batımını seyrettikten sonra gece yarısı 03:00 te uyanarak tırmanışımıza başladık.

Kar Beyaz Otel ve Hasan Dağı

Hasan Dağı Yayla Evleri

 Sürüler dönerken


                                            Gün batımı

        Gece karanlığında başlayan tırmanışımız rüzgarında etkisiyle serin bir hava da devam ediyordu.Bir ara güneşin doğumunu izlemek için bekledik ve ufak atıştırmalar eşliğinde doğanın bize sunduğu güzelliklerin tadını çıkardık.Aşağıdaki fotoğraflar sanırım anlattığım her şeyi gölgede bırakacak.

  Dağ tırmanışlarında en sevdiğim anlardan birisi : Güneşin doğuşu

        Karanlıkta kullandığımız kafa lambaları önümüzü görmemizi sağlıyordu ama çoban köpeklerinin sesleri an be an yaklaşınca tedbiri elden bırakmıyorduk.Neyseki güneşin doğuşundan sonra biraz daha ısındık ve etrafımıza hakim bir şekilde tırmanmaya devam ettik.
        Doğanın sunduğu nimetler sadece güneşin doğuşu ya da güzel çiçek kokularıyla kalmadı tabi..Yamaçta gördüğüm bu kuş yumurtaları da tebessüm etmeme sebep oldu 🙂


        Elimi bile sürmeden sadece bir fotoğraf çekip oradan uzaklaştım.Olur ya annelerinin görmesini istemiyordum ve herhangi bir zararım dokunmamalıydı.
          Yüksekliğin artmasıyla manzarada güzelliğini gösteriyordu.Karlara yaklaşmış ve ardımıza bakınca güzel kareler alabiliyorduk.

         Görüntü güzel ama rüzgarın sertliği bizi zorlayacağa benziyordu.Zirveye yaklaştıkça da rüzgar daha sertleşti.


        Koyun sürüleri karın üzerinde beklerken ; çan sesleri bambaşka bir ortamda olduğumu her tını da anlatıyordu.
        Hızımızı da kesmeden zirveye tırmanışımızı devam ettik.Arada sırada verdiğimiz sıcak içecek ve yiyecek molaları kendimizi iyi hissetmemizi sağladı.
       Çok sürmeden sert bir rüzgar eşliğinde zirveye ulaştık.Bir ara rüzgarın beni savuracağını düşündüm.Neyseki tahmin ettiğim gibi olmadı 🙂

          Zirvede çok duramadık.Rüzgar öyle esiyordu ki bu anın tadını çıkarmamıza dahi izin vermedi.Bizde dönüş yolunda bahsi geçen lokantaya uğrayıp oradan da Ihlara Vadisi’ne gideriz diye elimizi çabuk tuttuk.

        Mercedes firması zamanında buraya tırmanış yapmış ve bu ufak kamyoneti sabitlemiş.Zirve defteri de içerisinde duruyor.


        Adettendir deyip zirve defterini imzaladıktan sonra zirveye veda ettik.İçimden Hasan Dağı’na teşekkür ediyordum.Zirvesine dokunmama izin verdiği için.Bu sadece Hasan Dağı’na özgü değil tüm dağların ruhu olduğuna inanırım.Ne zaman iyi bir faaliyet geçirsem sonrasında teşekkür ederim.

                                           Zirve hatırası

        Nereden bilebilirdik ki Ihlara Vadisine gidemeyeceğimizi.Hayalini kurduğumuz ayaklarımızı akar suya sokup yemek yiyeceğimiz mekanın yanından bile geçemeyeceğimizi.
        Hızlı hızlı inerken zirvede yemeyi planladığımız anne yapımı yaprak sarmasını rüzgardan korunaklı bir kaya dibinde mideye indirdik.

         Dağ başında bile olsam güzel yemekler yiyip mutlu olmalıyım.Sanırım işin özü bu..
         Yemekler yenip hızlıca inişe geçtiğimiz sırada yukarda başka bir grubun zirveden döndüğünü farkettik.Arada sırada arkamıza bakıp neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyorduk.
         Bir ara ses duydum ve arkama döndüğümde grubun bir kısmının hareket etmediğini ve toplandığını farkettim.Yanımda bulunan doktor arkadaşımda olayı farketmişti.Biraz bekledik belki farklı bir durum vardı diye.Bağırarak o rüzgarda sesinizi iletmek neredeyse imkansız haldeyken yanımda bulundurduğum düdüğü çalmaya başladım.El sallayınca durumun sandığımız gibi kaza olduğunu anladık.Arkadaşım ilk müdahaleyi yapmak için yukarı çıkınca bende hemen altımızda bulunan kamp alanına gidip oradakilerden yardım istedim ve durumu anlattım.
         Neyse yanımızda bulunan ilk yardım malzemeleri ile ilk müdahaleyi yaptık daha doğrusu doktor arkadaşım yaptı.Damar yolu açıp serum bile bağladı.

             Batonlar ve matlardan yapılan sedye ile düzlüğe indirebildik.

         Kara yoluyla Aksaray AFAD bölgeye intikal etti.Sedyeleri yanlarında olduğundan yaralı arkadaşı sağlam bir zemine taşıdık.Jandarmaya telefon edildi ve görüşmeler yapılarak yardım istendi.Jandarma bölgeye helikopter yollamak istemiyordu ama arkadaşımızın ısrarı ve olayın ciddiyetini aktarması üzerine kabul edip bir asker gönderdiler. 


         Gelen jandarma ise helikopterin bölgeye gelemeyeceğini,yaralıyı başka bir yere kadar taşımamız gerektiğini söyledi.Asıl sancılı süre şimdi başlıyordu tabi.

        Kaç kere düşme tehlikesi geçirdik bilmiyorum ama engebeli arazide birini taşımak ne kadar zormuş çok iyi anlamış olduk.Neticede arkadaşı istenilen yere taşıdık ama gelin bize sorun..
        Helikopter tam 2 saat sonra bölgeye gelebildi.sıcağın altında beklemek mi dersiniz.Yaralı arkadaşın çektiği ızdırap mı dersiniz hangi birini söyleyeyim.


         Amerikan filmi tadında fakat ilk zamanları oldukça üzüldüğümüz bir faaliyeti sağ salim bitirmenin mutluluğuyla evlerimize döndük.
         Dağlarda daha doğrusu hayatın her alanında kazalar olabiliyor fakat hazırlıklı olmak,dağı hafife almamak bence yapabileceğimiz en güzel şey.
        


Zirvene dokunduk,sırtına yaslandık.Sağol Hasan Dağı tekrar geleceğim..


Share

Comments

  1. Kenan YILDIRIM : Aralık 19, 2013 at 8:25 am

    Beğenmene sevindim. Sevgiler 🙂

  2. çok güzel olmuş Kenancığım. Nice zirveler dilerim. Sevgiler.

  3. Merhabalar helvadere minubyslerinim telefonu nasil bulabiliriz acaba

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir