Rüzgarlı Şehir Chicago Gezi Rehberi
Chicago Gezi Rehberi
Amerika seyahatimde ilk ayak bastığım toprak Chicago oldu ve Chicago Gezi Rehberi yazısının da bende önemi bu anlamda büyük. Mart ayı sonunda gittiğim için de çok kez hava durumunu kontrol edip, rüzgarın ne denli sert olduğu hakkında aklımca varsayımlarda bulunuyordum. Neticede şehir “windy city yani rüzgarlı şehir olarak nam salmış. Tabi bunu biraz sokakları gezip, etrafı dolaşınca çok iyi anlıyorsunuz.
Rüzgarlı Şehir Chicago Ne Demek?
Evet direkt anladığımız gibi rüzgarlı şehir sert rüzgarlardan geliyor ama bir de başka boyutu var konunun. Sağolsun Chicagolu arkadaşım Chris konuyla ilgili beni aydınlattı. Aslında siyasi söylemlerin ve fısıldaşmaların fazla olması sebebiyle bu şekilde anılıyormuş Chicago. Politik olaylar bolca dönermiş bu şehirde ve fısıltı gazetesi de epey çalışırmış.
Chicago Seyahati Öncesi Shameless Dizisi
Siz de benim gibi bir ülkeye ya da şehre gitmeden onunla ilgili kaynak araştırıp film, müzik ya da belgesellerine bakanlardansanız doğru nokta. Bazı bölümlerinde Chicago’nun sorunlarını ve yapısını anlatan bir dizi Shameless. Sadece Chicago değil genel anlamda da beğendiğim dizilerden biridir kendileri. Neyse bu bilgiyi de Chicago Gezi Rehberi yazısına iliştirmiş olalım.
Suç Şehri Chicago
“Ne şehre gelmişiz yaa” diyor olabilirsiniz ama tarihin en soğukkanlı seri katilleri burada yetişmiş. Bu nedenle tipik Amerikan mantığıyla bunu da değerlendirip çeşitli turlarla desteklemişler. Mesela bunlardan biri de “Crime Tour”. Yarı gerçek yarı efsanevi şekilde bu şehirde yaşamış seri katillerle ilgili bilgiler alıp etrafı geziyorsunuz bu turlarda.
Chicago O’Hare Uluslararası Havalimanı’ndan Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?
Tabi ilk seçenek araç ya da uber ama metro hattı da kolay ve uygun yöntemlerden biri. Para ödeyerek kart alıp sonrasında bunu kullanarak metroya binebiliyorsunuz. Kartları incelemenizde fayda var. Keza şehirde çok kalacaksanız; birkaç basımlık kartlar hatta müzelere bedavaya ya da indirimli girebileceğiniz kartlar da mevcut. Yapmanız gereken iyi bir plan. Sonrasında kartınızı alıp yaklaşık 30 dakika sonra şehir merkezindesiniz.
Gelelim Chicago Gezi Rehberi yazısının en önemli konusuna..
Chicago’da Gezilecek Yerler
Şehir turları var ama ben yine yürüyerek gezme taraftarı olduğum için adım adım gezdim şehri. Zaman zaman raylı hattı kullanabilirsiniz tabi ama genelde yerler birbirine yakındı.
Magnificent Mile & Streeterville
Şehrin kalbinin attığı yer ve har daim hareketli. Bu caddeler üzerinde birçok ünlü marka var ve Michigan Avenue köprüsü de bu yol üzerinde yer alıyor. Water Tower da burada yer alıyor. Water Tower büyük Chicago yangınında ayakta kalan tek yapı olma özelliğini taşıyor.
İç taraflar iyi ama cadde de yürüyüp köprüye yaklaşırken ne demek istediğimi anlayacaksınız. Rüzgar hafif hafif fakat olanca gücüyle sizi selamlayacak. Bu yüzden kalın bir şeyler giyinmenizde yarar var.
Navy Pier
Madem bu kadar yaklaştık o zaman rüzgarı daha fazla hissetmeliyiz. Eğlenip gezmek için burası biçilmiş kaftan. Zamanında bu mekan Amerikan donanma askerlerinin eğitim aldığı bir liman olarak kullanılmış. Şimdilerde lüks restoranların olduğu, dönme dolaplara binebileceğiniz ve park tadında gezebileceğiniz bir sahil.
Hancock Kulesi
450 mt yüksekliğindeki bu kulenin 94.katına çıkıp şehri kuş bakışı görebilirsiniz. Dilerseniz 95.katta bulunan restoranda da yemek yiyerek vakit geçirebilirsiniz. Restoran için bilete gerek yok ancak 94. kata çıkmak için bilet almanız gerekiyor.
Sears Kulesi
bir diğer şehri izleyebileceğiniz kule de burası. Kulede bulunan anten, dünyanın en uzun anteniymiş. Bilet alıp buradan da şehri izleyebilirsiniz.
Milennium Park ve Fasulye
Chicago denilince akla ilk gelen yapılardan biri kesinlikle bean yani fasulye’dir. Etrafını boş bulmanızın sanırım pek imkanı yok ve Millenium Park her zaman hareketli. Bunun yanında su şovlarının da olduğunu söylemeliyim. Yani güzel görseller yakalayabileceğiniz bir park burası ve turistlerin uğrak noktası.
Hem dinlenip hem de etrafı izleyebilirsiniz. Giriş ücretsiz tabi.
Michael Jordan Heykeli
Efsanevi oyuncu Chicago Bulls takımında forma giymiş. Dilerseniz stadyumun bahçesinde bulunan heykel ile fotoğraf çektirebilirsiniz. Görevliler geç vakit de olsa anlayışla karşılayıp fotoğraf çekmeme izin vermişti. Siz ne denli seversiniz bilmiyorum ama burada basketbol cidden çok önemli. Takımların fena halde fanatikleri var hatta Chicago Havalimanı’ndan otoparka inerken, katlar takımların isimleriyle renklendirilip isimlendirilmiş.
Bizde futbol nasılsa onun bir kat daha mislini düşünün derim.
Chicago Tiyatrosu
Şehrin diğer simgelerinden biri ve 1921 yılında kurulmuş. Mimarisi de oldukça göz alıcı. Gerek kapıdan gerekse internet üzerinden burada bir oyuna bilet alabilirsiniz. Fiyatlar hayli oynuyor ve son dakika deyip es geçmeyin çünkü çok uygun fiyatları da yakalamanız olası.
Jazz ve Blues Şehri Chicago
Şehrin, blues müziğin anavatanı olduğu söyleniyor. Hemen her yerde güzel müzik duyabilirsiniz. Karşılaştırmak ne derece doğru bilmiyorum ama İstiklal Caddesi’ne çıkınca öyle “sesler” duyuyorsunuz ki; gürültüden öte gidemez. Burada durum farklı, her yerden ruhu dinlendiren müzik sesleri geliyor. Şehrin en sevdiğim yönlerinden biri buydu diyebilirim. Zamanınız varsa siz de bir kafeye ya da bara gidip hem müzik dinleyip hem de içkinizi yudumlayabilirsiniz.
Sonraki duraklardaNew York City ve Washington DC var. Bu şehirlerin üzerine tıklayıp bilgi alıp rotanızı planlayabilirsiniz.
Recommended Posts
Places to Visit in Athens
Aralık 31, 2023
Kaybolan Pasaporttaki Schengen Vizesi
Mart 10, 2020